Haber: Bedrettin Şuay
Ardahan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Bilge İlahiyatçılar Kulübü tarafından düzenlenen etkinlikte, Rektör Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu, “Geleneğin Kutsallaşması Sorunu” başlıklı kapsamlı bir konferans verdi.
Program, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ve öğrenciler tarafından sunulan ilahi ve şiir dinletileriyle başladı.
Konuşmasına, “Kavramların da tıpkı insan gibi bir ruhu, bir serüveni ve mücadelesi vardır” cümlesiyle başlayan Rektör Emiroğlu, geleneğin din, kültür ve modernlikle kesişim noktalarındaki çok katmanlı yapısını ele aldı. Geleneğin toplumsal süreklilik ve kimlik inşasındaki rolünü kabul etmekle birlikte, onun kutsallaştırılmasının dini, düşünsel ve ahlaki alanlarda birtakım tahrifatlara yol açabileceğini vurguladı.
“Kutsallık doğaldır; kendiliğinden gelir ve kendi anlamını içinde taşır. Gelenek ise kutsallaşmak için mücadele eder” diyen Emiroğlu, kavramların sosyolojik kökenlerine dikkat çekerek geleneğin toplumsal, kutsalın ise dini bir olgu olduğunu belirtti. Bu iki alanın karıştırılmasının modern dönemde dini pratiklerin ve törenlerin anlam kaybına neden olabileceğini ifade etti.
Konuşmasında Batı felsefesi, Hristiyanlık geleneği ve İslam düşüncesi arasında karşılaştırmalar yapan Emiroğlu, gelenek ve kutsallığın özdeşleştirilmesinin yalnızca Doğu toplumlarına özgü olmadığını, benzer süreçlerin Batı’da da tarihsel olarak yaşandığını örneklerle anlattı. Paskalya ritüelleri ve kültürel pratikler üzerinden geniş bir analiz sundu.
Ayrıca, Türk edebiyatı bağlamında da geleneğin kutsallaşması kavramını değerlendiren Rektör, modernleşmenin edebiyatta değer yitimi değil anlamın yeniden inşası olduğunu vurguladı. Geleneğin toplumsal bilinç üzerindeki tahakkümüne de değinen Emiroğlu, Daryush Shayegan’ın “yaralı bilinç” kavramına atıfla İslam dünyasının gelenek ve modernlik arasındaki ikileminin zihinsel kırılmalara yol açtığını belirtti.
Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını yanıtlayan Rektör Emiroğlu, konuşmasını Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin “Söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır” sözüyle tamamladı.