DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen Ardahan’da

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen ve kurucular kurulu üyesi Ferayi Ökmen bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Ardahan’a geldi.

SİYASET 19.01.2023 14:52:00 0
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen Ardahan’da

HABER: ŞENOL KİRMAN

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Politikalar Başkanı Mustafa Ergen ve kurucular kurulu üyesi Ferayi Ökmen bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Ardahan’a geldi.

Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen ve kurucular kurulu üyesi Ferayi Ökmen, partisinin il başkanlığını ziyaret ederek, İl Başkanı Candar Yılmaz ve partililerle bir araya geldi.

Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen, kurucular kurulu üyesi Ferayi Ökmen, İl Başkanı Candar Yılmaz ve partililerle birlikte esnaf ziyaretleri yaparak, eğitim kurumları ve Sivil Toplum Örgütleri ile Ardahan Tekstili ziyaret ettiler.

Ziyaretlerin ardından yerel ve ulusal basın mensupları ile toplantı gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan DEVA Partisi Ardahan İl Başkanı Candar Yılmaz; “Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Politikalar Başkanı Mustafa Ergen ve kurucular kurulu üyesi Ferai Ökmen ilimize geldiler ve çok verimli bir çalışma yaptık. Ziyaretlerimize Çıldır ilçemizden başladık. Çıldır İlçe Başkanımız bizi karşıladı, bir değişiklik olsun hem de Genel Başkanımız buraları görsün diye. Özellikle Çıldır Gölünün Kars’ın baskısı için bir çalışma yapalım diye. Akabinde de Ardahan’da da hemen hemen tüm esnafımızı gezerek, ilimizdeki özel öğretim kurumlarını, sivil toplum örgütlerini ziyaret ettik. Daha sonra Ardahan Tekstil’e uğrayarak gezimizi sonlandırdık. Siz basın mensuplarında katıldığınız için teşekkür ediyorum” dedi.

Gazetecilere açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen ise: “6’lı Masa bir Komisyon kurdu şuan, hangi ilde seçime nasıl girelim şeklinde bu çalışma yeni başladı. Muhtemelen Ardahan ili üzerinde de diğer illerde de Türkiye genelinde de açıklayacaklardır. Ama biz en az 41 ilde Deva Partisi olarak gireceğiz gerekirse, 81 ile kadar da çıkartabiliriz” dedi.

Ardahan ziyaretinde ki ilk izlenimlerini aktaran Ergen; “Ardahan konusunda şöyle bir izlenimimiz oldu, göç veren bir yer, iki tane sınır kapısı var ama ilgi alanı olmayan bir yer, neden olmadığını düşünmemiz lazım. Yani sınır yerlerinin gerçekten zenginleştirilmesi gerekiyor, hem de yaşantısının daha farklı olmasını lazım bunların yapılması lazım. Çıldır Gölü dünyanın en güzel noktası gibi bir taraftan kayıp bir taraftan kızakla gidebileceğiniz bir yer. Kış turizm için ideal ama, etrafında otel yok, bunlar nokta atışları şeklinde değerlendirilmesi lazım. Ben Ardahan’ın potansiyelini şöyle görüyorum sınır kapısılarının tam olarak değerlendirilmesi gerek aksi halde daha çok göç verebilir” ifadelerini kullandı.

Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ergen: “Biz saha gezileri kapsamında Türkiye’nin 81 ilinde genel merkezimizdeki temsilcileri il başkanlarımızla ilçe teşkilatlarıyla beraber dolaşıyoruz. Kars, Ardahan ve Iğdır saha gezisindeyiz. Hem saha çalışması yapımında hem de Deva Partisi olarak bu işin teorisini bu işin aksiyonlarını çalışıyoruz, iki tane eylem planı açıkladık. Tarımla başladık, Eğitimle bitirdik, Eğitim Eylem Planı benim koordinatörlüğümde gerçekleşti daha öncesinde Yüksek Öğretim eylem Planı açıklamıştım bu 22 Eylem Planı ülkemizin orta gelir tuzağından çıkaracak bir aksiyon, ana aksiyon hedefleri olarak görülmesini isteriz. Her noktada 22 ayrı konuda 90 günde 360 günde neler yapacağımızı, nasıl yapacağımızı hangi kuruluşları işin içine katarak yapacağımızı tek tek anlattık. Bu aslında bir beyanname olarak ta görebilirsiniz. Biz taahhütlerimizi yazılı hale getirdik” diye konuştu. 

Gençlerin doğru eğitim sistemiyle bir araya getirilmesi gerektiğini aktaran Ergen şöyle konuştu; “Ülkemiz biliyorsunuz orta gelir tuzağına takılmış durumda dünya çapında büyük bir devrimin içindeyiz artık teknoloji devrindeyiz, girişimcilik devrindeyiz yepyeni bir dünyanın içindeyiz bu dünyanın parçası olabiliriz, bir oyuncusu olabiliriz, bir aktör olabiliriz ya da 40-50 yıl bekler yapılanları tekrar ederiz. Sanayi toplumunda nasıl geri kaldıysak bu girişimcilik toplumunda da teknoloji toplumunda da geri kalırız. Buna lüksümüz olmadığını düşünüyoruz, çünkü ülkemizin genç nüfusu var. Genç nüfus yeni bir dünyanın ham maddesi, artık eskisi gibi yerin altından çıkan altın yerin altından çıkan petrol zenginlik sembolü değil tamamen gençlerin yaptığı girişimcilik faaliyetleri, bilim faaliyetleri bir ülkeyi kalkındıran temel unsurlardan bir tanesi. Bu dünyanın bir parçası olabilmemiz içinde gençleri doğru bir eğitim sistemiyle bir araya getirebilmemiz lazım, gençleri doğru bir eğitim planı ile bir araya getirebilmemiz lazım ve bunların hepsini ulusal bir inovasyon sisteminin bir parçası yapabilmemiz lazım, onların farkındalığını arttırabilmemiz lazım, doğru bilgilerle doğru deneyimlerle buluşturmamız lazım ve onların fikirlerini icatlarını onların ülkemiz için buldukları çözümleri icraata geçirmemiz için yeterli finansmanı sağlayabilmemiz lazım. Bu hem eğitimde başlayacak, hem finansal alt yapıda devam edecek hem de ülkemizin regülasyonuyla mekanizmalarıyla devam edecek bir süreç. Bu süreç bizi şuan da takıldığımız orta gelir tuzağından çıkartacak tamamen yüksek gelir ligine sokacak bir çalışma. Buraya geçen ülkeler var zamanında Kaliforniya, Singapur, Çin gibi ülkeler buraya geçebildi bunu başarabildi bunu bizde başarabileceğimizi düşünüyoruz. Bu amaçla zaten yola çıktık Sayın Genel Başkanımız da görevde olduğu zamanda Türkiye’nin en yüksek kişi başına düşen gelirine ulaşmıştı. Biz 1-2 sene sonra yüksek gelirli çıkacaktık daha sonra aşağı doğru inmeye başladı şuanda 12 Bin Dolarlardan 5 Bin Dolarlara kadar indik maalesef yılların kazanımları boşa gitti bunları 25 Bin Dolarlara kadar çıkartmamız lazım ve bu zenginliği ile bütün topluma bütün coğrafyaya eşit olarak dağıtabilecek metotları geliştirmemiz lazım onun için genç nüfus çok önemli. Genç nüfusumuzu zenginleştirerek yaşlandırmamız lazım bugün nasıl Almanya zenginleşerek yaşlandıysa nasıl Japonya zenginleşerek yaşlandıysa ülkemizdeki genç nüfusunda zenginleşerek yaşlanması gerekiyor aksi halde fakirleşerek yaşlanan bir nüfus bizi çok daha kötü bir noktaya getirir ve o noktadan çıkmamız çok daha zor olur.

Biz ülke olarak bölgesinde lider bir ülkeyiz biz ülke olarak coğrafyaya etki eden bir potansiyelimiz var bunu zenginlikle de bir araya getirmemiz lazım bunu eğitimle de bir araya getirmemiz lazım. Hem bunların ihracatını yapmamız lazım hem de çekim merkezi olmamız lazım onun için Eğitim Eylem Planımızı en son açıkladık ve 500 tane madde açıkladık. Yapılan eylem planında içinde en fazla madde olanıydı ama geriye dönüp baktığımızda da tarım eylem planından tutun sağlık eylem planına kadar sağlıktan ekonomiye kadar, dijital dönüşüme kadar çalışmamız var.

Geçen senede Yüksek Öğrenim eylem planını açıkladık. Biz artık Üniversitelerin artık bir zaman geçirme yeri olarak değerlendirmesinin önüne geçilmesini istiyoruz. İstihdam yani diploma ile istihdamın körele olması gerekiyor yani diplomanın istihdam getirisinin olması gerekiyor bunun içinde üniversitelerin revize olması gerekiyor, bütün dünya şuanda kendi eğitim sistemini yeniden tasarlamaya çalışıyor. Çünkü yeni dünyanın nasıl bir dünya getireceğini kimse bilmiyor açıkçası, sürekli değişen bir dünya otomasyonun işin içine girdiği bir dünya mesleklerin ortadan kalkacağı yeni mesleklerin ortaya çıkacağı bir dünya burada bilinmeyenlere doğru gidilen dünyanın bir parçasıyız. Onun içinde Yüksek Öğretim önemli bizim için eğer biz bir toplumsal kalkınma yapacaksak bunu Üniversitelerimiz ile beraber yapacağız. Üniversite sanayi kamu işbirliğini kurarak yapacağız.

İlk önce Yüksek Öğrenim Eylem Planını açıkladık, YÖK’ün kaldırılacağı özel Üniversite modelinin getirileceği ve Üniversitelerin etrafındaki çevre ile etrafındaki ekosistem ile bir ekonomik değer yaratabileceği bir ortamı tasarlamak istiyoruz. Şimdide Eğitim Eylem Planını açıkladık 3 yaşından başlayan bir eğitimi tasarlamak istiyoruz ve bunun hızla gündemimize gelmesini istiyoruz çocuklarımızın erken çocuklukla başlayarak eğitimin bir parçası olması gerektiğini düşünüyoruz hatta sloganımız şöyle; Biz eğitimi okulun içinde okulun dışında olarak tasarlıyoruz her yeri okul olarak görmek istiyoruz her yaşta eğitim istiyoruz ve her öğretmeni artık eskisi gibi tahtaya bir şey yazıp çocuklara aktaran değil de rehber olarak görmek istiyoruz ve öğretmen tanımını zenginleştirmek istiyoruz, atanamayanlar öğretmen havuzunu eritmek istiyoruz ve akabinde çocuklarımızın mutlu olmasını istiyoruz, çocuklarımızın Türkiye’de rekabetçi olmasını istiyoruz dünyada rekabetçi olmasını istiyoruz ayakta kalmalarını kendilerine gelir getirebilecek dünyada yaşayabilmelerini istiyoruz ve bunlarında topluma bize yenilik getirmesini istiyoruz açıkçası herkesin amacı bu şu zamana kadar bakılan eğitim sisteminde maalesef  iki farklı bakış açısı var yani biz sahaları geziyoruz bir taraftan çocuklar diyor ki iş bulamıyoruz bir taraftan bazı iş adamaları diyor ki biz çalışacak işçi bulamıyoruz ikisi arasında büyük bir fark var çünkü öğrenci olarak veli olarak bakanlık olarak kendimizi gelişmiş ülke olarak görüyoruz gelişmiş ülkenin eğitim sistemini kendimize adapte etmeye çalışıyoruz ama sanayi orada değil sanayi düşük gelire doğru gidiyor ikisinin arasında büyük bir uçurum var bu iki uçurumu da kapatmamız lazım, realist bakmamız lazım onun için biz lise çağında meslek unsurunun başlaması gerektiğini düşünüyoruz insanlar liseye geldiğinde artık akademik derslerin yanında meslek lisesi derslerini de alabilmeli bunun içinde meslek lisesi dersleri havuzunu genişleteceğiz, sayısını arttıracağız. Meslek lisesi dersleri erken yaşta çocukların bir parçası olacak Orta Öğretimde de Ortaokulda da çok kaliteli bir temel eğitimi vermek istiyoruz hiç kimsenin Üniversite şansı kaybolmasın yabancı dil öğrensin, kodlama yazılım öğrensin liseye geldiğinde de mesleğini düşünmeye başlasın. İsterse üniversiteye devam etsin isterse mesleğe doğru ilerleyebilsin bu otomatikman sınav stresini de azaltır daha dengeli bir eğitim sistemini de beraberinde getirir.

Eğitim sisteminin ana unsuru öğretmenler, öğretmenlerin statüsü gittikçe aşağı doğru inmeye başladı maalesef yeni çıkarılacak olan yasa ile birlikte artık Açık Öğretim lisesinden bile öğretmen olabileceksiniz yani uzaktan bir öğretmenlik çocuğa dokunmadan bir öğretmenlik olabilecek. Ham maddemiz niteliksiz insanlara bırakacakmışız gibi bir sonuç doğuracak buna karşıyız öğretmenlerimizin nitelikli olması lazım öğretmenlerimizin statüsünün yüksek olması lazım ki biz çocuklarımızı emanet edebilelim veli olarak gözümüz arkada kalmasın aynı eski zamanlarda olduğu gibi öğretmenlik meslek statüsünü arttıracağız, öğretmenlerin bu parçalı yapısını da ortada kaldıracağız özellikle bu bölgelerde ben burada iki sene çalışayım sonra gideyim diyen öğretmenler ide istemiyoruz. Buraya gelsinler sahip çıksınlar istiyoruz okulların içinde kariyer basamakların içinde ilerlesinler istiyoruz onun için Milli Eğitim organizasyon şemasını değiştireceğiz. Merkezi içerik olduğu gibi yerel atama ve lokal teşvik mantığı ile ilerleyeceğiz artık bir öğretmenimiz bir okulda başladı ise oraya sahiplenmesini ve orada ilerlemesini istiyoruz. Tayinlerle dolmuş bir öğretmenlik sistemi istemiyoruz, ücretli öğretmenlikle doldurulmuş bir öğretmenlik sistemi istemiyoruz. Sonuçta baştan söylediğim gibi ham maddemiz çocuklar ham maddeye ne kadar iyi bakarsak karşılığını da o kadar iyi alırız.

Bu günlerde biz çalışıyoruz eğitimi ana gündem yapmaya uğraşıyoruz, eğitimde de 25 yıllık planımızı açıklayacağız ve en büyük isteğimizde eğitimde mutabakatı aramak, eğitimde de 25 yıllık planımızı açıklayacağız ve en büyük isteğimizde eğitimde mutabakatı aramak. Yani eğitimi en üst seviyeye getirelim 25 yıllık planımızı açıklayalım herkes eğitimden ne beklediğini koysunlar masaya bir çocuktan ne istiyoruz onu alt alta yazalım ve eğitim sistemimizi ona göre tasarlayalım. Böyle sağından solundan çekiştirilen siyasi müdahalelerle böyle bir tartışma aracı olan eğitim sistemi istemiyoruz biz 6’lı Masada eğitimde ana konulardan bir tanesi ortak 6’lı Masayla bir araya getirdik çok güzel bir vizyonu misyonu yapacaklarımızı ortaya koyduk. Bunu 6’lı Masa değil de 6’lı Masada da yapabiliriz tüm Türkiye’nin katıldığı sistemde yapabiliriz sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; Eğitim siyaset üstü olarak değerlendirilmesi gerekir biz öyle bakıyoruz çalışmalarımızı herkese gönderiyoruz ve ilk yapacağımız iş eğitimde mutabakatı aramak ondan sonrada yola çıkmak” diye konuştu.

Bir gazetecinin Türkiye genelinde Milletvekili seçimlerinde tek aday üzerinden birleşerek mi gideceksiniz yoksa Ardahan da yada diğer illerde kendi Partinizden mi aday çıkaracaksınız? sorusunu yanıtlayan Ergen: “6’lı Masanın verdiği bir süreç 6’lı Masa bir Komisyon kurdu şuan hangi ilde nasıl girelim şeklinde bu çalışma yeni başladı. Muhtemelen Ardahan ili üzerinde de diğer illerde de Türkiye genelinde de açıklayacaklardır. Ama biz en az 41 ilde Deva Partisi olarak gireceğiz gerekirse 81 ile kadar da çıkartabiliriz”.

Ardahan’ı gezdiniz, esnaflara ziyaretleriniz oldu bakış açışınızı öğrenebilir miyiz? Sorusunu yanıtlayan Ergen: “Ardahan konusunda şöyle bir izlenimimiz oldu, göç veren bir yer, iki tane sınır kapısı var ama ilgi alanı olmayan bir yer neden olmadığını düşünmemiz lazım. Yani sınır yerlerinin gerçekten zenginleştirilmesi gerekiyor, hem de yaşantısının daha farklı olmasını lazım bunların yapılması lazım. Çıldır Gölü dünyanın en güzel noktası gibi bir taraftan kayıp bir taraftan kızakla gidebileceğiniz bir yer. Kış turizm için ideal ama, etrafında otel yok, bunlar nokta atışları şeklinde değerlendirilmesi lazım. Ben Ardahan’ın potansiyelini şöyle görüyorum sınır kapısının tam olarak değerlendirilmesi gerek aksi halde daha çok göç verebilir” 

Bir gazetecinin eğitim sistemindeki en büyük sorun eğitim sisteminin sürekli, değişmesi olabilir mi? Sorusuna ise Ergen: “Öyle çünkü eğitim sistemindeki 1 yıl 25 yıla tekamül ediyor, yani İçişleri Bakanlığında kalem oynatsanız ertesi gün iyi mi yaptınız kötü mü yaptınız anlarsınız Tarım Bakanlığında kalem oynatsanız 8 ay sonra anlarsınız Turizm Bakanlığında belki 6 ay sonra anlarsınız, Eğitimde en az 10 yıl sonra anlıyorsunuz, kimse bu kalemi hangi bakan oynatmıştır diye bakmıyor maalesef bunun içinde çok rahat değiştirilebilen bir yer onun için mutabakatı aramamız lazım onun için 25 yıllık bir plan yapmamız lazım 25 yıldan geriye dönüp 1 yıl 5 yıla kadar indirmemiz lazım” diye konuştu.

Diğer bir gazetecinin gençlerin eğitiminden bahsettiniz ama ülkemizdeki gençler Z Kuşağı ülkemizde değil başka ülkelerde okumaya gidiyorlar bunun önüne nasıl geçilir? Sorusuna ise Mustafa Ergen, “Ardahan da göç veren bir yer, biz Eğitim Eylem Planımızın önemli maddelerinden bir tanesi Z Kuşağı için. Acil Eylem Planı ötesinde de biz ne kadar eğitim sistemi yaratırsak yaratalım eğer bu sizin bilim teknoloji inavasyon tersine beyin göçü politikalarıyla uyumlu olmazsa en kaliteli insanlarda otomatikman yurt dışına gider burada tutamazsınız. Ben Amerika da 10 sene kaldım sonrasında 10 sene önce Türkiye ye döndüm. Bizim zamanımızda herkes Türkiye’ye dönmeye çalışıyordu, kendi vatanında bir şey yapmaya çalışıyordu ve dönemiyorlardı dönmeyi başaran nadir kişilerdeniz. Çünkü alanımızın karşılığı vardı yani farklı alanda Doktoramızı yapsaydık burada hiçbir şekilde karşılığını bulamayacaktık. Maalesef herkes şimdi gitmeye çalışıyor onun tersine beyin göçü politikalarıyla geri dönülmesi gerekiyor diye düşünüyoruz.  Beyin göçü kontrolü olduğu sürece sorun yok ama kontrolsüz bir noktaya geldiği zaman ülkeyi kurutan bir nokta”.

Üniversiteler yeterli donanıma sahip mi? Sorusuna Ergen; “Bütün dünyada Üniversiteler kendi sistemini sorguluyor çünkü bu yeni dünyada öyle bir noktadayız ki bir sertifika programı ile Google girip yazılımcı olabiliyorsun, Üniversitelere niye ihtiyaç varı Amerika da sorguluyor, Üniversiteler buna bir hayat boyu konsepti ile cevap vermeye çalışıyor yani tamam bana ihtiyacınız yok gözükebilir ama sizin mesleğiniz bugün olmasa bile yarın ortadan kalkacak çünkü artık otomasyon devreye giriyor artık teknoloji devreye giriyor sen tekrar tekrar Üniversiteye geleceksin bir programla kendini geliştirmen gerekiyor. Türkiye Üniversitelerinde müfredatın değişmesi gerekiyor hızla eğer eğitimcide yoksa Online eğitimin sistemleştirilmesi gerekiyor ki eş değer eğitim verelim”.

Bahsettiğiniz Online Eğitimi pandemi sürecinde gördük sizce uygulanmalı mı yeterli mi? sorusuna ise Ergen: “Online eğitim dediğimiz uzaktan izleme değil aslında normal Online eğitim daha çok interaktif olan bir husus yani daha çok sizin işin işine girdiğiniz bir husus onun için biz öğretmenlik tanımını zenginleştirmek istiyoruz yani öğretmen sadece sınıfta değil ufakta olsa video kayıtta yapabilmesi gerekiyor o video klipleri birbirine bağlayıp interaktif olan bir kişide öğretmendir. Yada bir öğrenciyi gölge öğretmen gibi bireysel müfredatını güncelleyen birisinin de öğretmen olması lazım onun için öğretmen tanımının zenginleşmesi gerekiyor yani Online eğitimin gerçek anlamda eğitimin bir parçası olması gerekiyor. Biz pandemi de maalesef hazırlıksız yakalandık çoğu öğrencimizi kayıp ettik çoğu kişi eğitim döngüsünden çıktı bizim onlar içinde Eğitim Destek Banka Kartı Projemiz var, her öğrenciye 3 yaşından itibaren o kartı vermek istiyoruz ve eğitimle ilgili ne ihtiyacı varsa yoksa eğer vermeyeceğiz o karta TL miktarı yüklenecek, kırtasiye ihtiyacı varsa kırtasiyede geçecek, servis ihtiyacı varsa serviste geçecek böyle bir şey eğitimin finansal alt yapısında değiştirmek istiyoruz ve verimliliği arttırmak istiyoruz”.

Sabah 8-5 ders yapan öğrencilerin ders saatlerini düşürme gibi bir projeniz var mı? Atanan öğretmenler Milli Eğitimde, atanamayan öğretmenler Kolejlerde görev yapıyor Kolejlerde tercih ediliyor bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sorusuna ise Ergen:  “Bu ikili öğretimi biz kaldırmak istiyoruz açıkçası yani okulda çocukların geçirdiği zamanı da arttırmak istiyoruz ders dışındaki. Özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlerde bunun bir parçası şuanda maalesef garip bir dramanın içindeyiz yani veliler cebinden para çıkartıp öğrenci daha iyi eğitim alsın diye özel okula gönderiyor özel okuldaki öğretmende kendini devlet okuluna göndermeye çalışıyor yani otomatikman devlet okulunda daha iyi öğretmen oluyor ama sizde veli olarak özel okula vermeye çalışıyorsunuz şimdi bu ekonominin özel okulda çalışmadığının göstergesidir yeni biz bunu dengelemek zorundayız hem özel okulların ayakta kalmasını sağlayacak hem de oradaki nitelikli elemanın kalabileceği şekilde özlük hakları daha iyi olabilmek şekilde işlenmesi gerek diye düşünüyoruz. Bununla ilgili madde seti var”.

Sizin eğitim sisteminiz de 4+4+4 şeklinde mi, nasıl bir eğitim sistemi? Sorusuna ise Ergen: “Bizim sistem 3 yaşından başlıyor, 3 yıl erken, çocukluk 2 senesi seçmeli bir senesi zorunlu 4 yıl ilkokul, 5 yıl ortaokul 3+4+5 diye gidiyor sonra liseye gidiyoruz 3 yıl 4 yıl Üniversite 5 yıl bütünleşik Doktora diye gidiyor. Yani lise bizim için artık erken yükseköğretim gibi ve liseden sonra biz ücretsiz eğitim veriyoruz liseden sonra çocuklarımızın 1 sene staj yapmasını teşvik ediyoruz. Yani istihdamın bir parçası olsunlar. Eğer Üniversiteye devam etmeyeceklerse Üniversiteden sonra Yüksek Lisans ve Doktoraya devam etmeyeceklerse 1 yıl stajın bir parçası olsunlar. Yani eğitim camiasından gidip istihdam piyasasına dokunmadan geçmesinler istiyoruz yani 3 bir 4 bir 5bir  gibi geliyor bu da matematikte Pİ sayısına benziyor. Pi sayısı matematiğin hem temel hem  evrensel sayısıdır ve sonsuzdur bizde zaten hayat boyu eğitim istiyoruz. Yani öyle bir noktaya gelecek ki Üniversiteleri halka açacağız demiştik siz 30-40 yaşında da bir sertifika programını almak için Üniversitenin bir parçası olabileceksiniz. Biz artık Türkiye istihdam piyasasına bakmak istemiyoruz dünya piyasasına bakmak istiyoruz. Rusya Ukrayna savaşından dolayı şirketlerini buraya taşıyanlar var biz burada kalıcı olmak istiyoruz diyen tersine beyin göçünü kullanabilirsek en niteliklileri buraya çekebiliriz ama şuanda en niteliksizleri buraya çekiyoruz”.

Genel Başkanınız Ali Babacanın İHA ve SİHA’lar ile ilgili açıklamaları oldu siz bu konuda ne söyleyeceksiniz? Sorusuna da yanıt veren Ergen: “Oradaki açıklamada bir laf cımbızla alınarak çok büyütüldü. Yani savunma sektörü ile ilgili zaten Eylem Planımızda var açık ve seçik olarak bunların güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz pırıltılı girişimcilerinde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu girişimcilik aslında bir pırıltılı insanı bulmak demek onun için biz pırıltılı insanlara yatırım yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Arkasının getirilmesini düşünüyoruz ama bunu sistematik bir şekilde yapalım ve bunu ulusal inavasyon sisteminin içinde yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz başından beri yerli teknolojinin önünün açılmasının gerektiğini düşünüyoruz ve burada ulusal inavasyon sistemi çerçevesinde hem teşviklerdeki bürokrasinin azalmasını hem de arka taraftaki savunma sektöründeki lobilerin azaltılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu yapabilmemiz içinde konuşmaktan öte bazı konularda aksiyonlar almamız lazım bizim ne kadar süper fikirlerimiz olursa olsun finansman alt yapımızı bu noktada değiştirmek lazım yani biz risk sermayesini ortaya çıkardık mı çıkarmadık mı bunlar temel sorulardır” şeklinde konuştu. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


1

ATSO’da Mesleki Yeterlilik Belgesi Sertifika töreni düzenlendi

2

Çamlıçatak Köyünde hayvanlar su içsin diye yürüyüş yolu yapıldı

3

Doğu Yılmaz’a vitrin maçı

4

Çiftçiler, TARSİM Sigortası Hakkında Bilgilendirildi

5

Yangınları önlemek için ormandaki çöpler toplandı